AKF

Gerçek:Yapay Zeka İş Dünyasında Yavaş İlerliyor

Yapay zeka (YZ), teknoloji dünyasında büyük vaatlerle anılsa da, iş dünyasında tam anlamıyla benimsenmiş değil. Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde, birçok şirket bu teknolojiye temkinli yaklaşıyor. Yapay zekanın iş süreçlerine entegrasyonu konusunda yaşanan tereddütler, sadece teknolojik değil, aynı zamanda etik ve mali kaygıları da içeriyor.

Küresel Çekince: Yavaş Bir Benimseme

Wall Street Journal’da yer alan bir makalede, yapay zekanın iş dünyasında yavaş ilerlediği ve bazı şirketlerin bu teknolojiyi hiç kullanmadığı belirtiliyor. Örneğin, tütün şirketi Reynolds American, yapay zekayı sınırlı bir kapasitede test ediyor. Şirket, büyük veri analizleri için YZ’yi denese de, yüksek risk içeren finans uygulamaları veya müşteri ile doğrudan etkileşim gerektiren alanlarda kullanmaktan kaçınıyor. Şirketin baş bilgi sorumlusu, yapay zekanın doğal risklerini ve temel gereksinimlerini vurgulayarak, adım adım ilerlemenin önemine işaret ediyor.

ABD Nüfus Sayım Bürosu’nun Mart ayında yayınladığı verilere göre, işletmelerin sadece yaklaşık %5.4’ü herhangi bir türde yapay zekayı kullanıyor. Bu oran, bilgi sektöründeki büyük işletmeler arasında biraz daha yüksek. Yapay zekanın yavaş benimsenmesi küresel bir eğilim. Örneğin, Cisco Sistemleri tarafından yapılan bir ankete göre, katılımcıların %92’si yapay zekanın diğer teknolojilere kıyasla temelde farklı olduğunu ve yeni veri ve risk yönetimi teknikleri gerektirdiğini belirtmiş.

Türkiye’de Durum: Fırsatlar ve Engeller

Türkiye’de yapay zeka teknolojisinin benimsenmesi, küresel eğilimlere paralel olarak yavaş ilerliyor. Türk işletmeler, yapay zeka yatırımlarında çekingen davranıyor. Bunun birçok nedeni var; teknik yetersizlikler, yüksek maliyetler ve etik kaygılar başlıca sebepler arasında. Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ), özellikle finansal kısıtlar ve yeterli bilgi birikimi eksikliği nedeniyle bu teknolojiye yatırım yapmaktan çekiniyorlar.

Araştırmalar, yapay zekanın müşteri hizmetleri, pazarlama ve ürün geliştirme gibi birçok alanda işletmelere önemli katkılar sağlayabileceğini gösteriyor. Örneğin, bir müşteri hizmetleri temsilcisinin yerine geçebilen ChatGPT gibi araçlar, rutin işlemleri otomatikleştirebilir ve çalışanların daha karmaşık görevlere odaklanmasına olanak tanıyabilir. Ancak, yapay zekanın yanlış uygulanması marka imajına zarar verebilir veya müşteri güvenini azaltabilir.

Küresel Perspektif: Etik ve Maliyet Sorunları

Yapay zeka uygulamaları, küresel çapta da benzer engellerle karşı karşıya. Örneğin, yanlış bilgi verme potansiyeli ve etik sorunlar, birçok işletmenin bu teknolojiyi tam anlamıyla benimsemesini engelliyor. Yapay zekanın önyargılı kararlar vermesi veya gizlilik ihlallerine yol açması gibi durumlar, işletmeler için ciddi sorunlara neden olabiliyor. Bu yüzden, yapay zeka stratejilerini planlarken, etik kurallar ve yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulmalıdır.

Yapay zeka teknolojilerinin getireceği yenilikler ve iyileştirmeler göz ardı edilemez. İşletmeler, bu teknolojiyi doğru şekilde kullanarak, verimliliği artırabilir, iş süreçlerini iyileştirebilir ve pazar dinamiklerine daha hızlı adapte olabilir. Ancak, bu potansiyeli gerçekleştirmek için öncelikle mevcut engellerin üstesinden gelinmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, yapay zeka, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde işletmeler için büyük bir meydan okuma ve fırsat sunmaktadır. Bu teknolojiyi etik bir şekilde ve doğru stratejilerle entegre eden işletmeler, gelecekte pazarda önemli bir rekabet avantajı sağlayabilir. Ancak, bu süreçte karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için dikkatli ve bilinçli adımlar atılmalıdır.