Bilişimciler Gelecek İçin Ne Öğrenmeli ?
Geçtiğimiz gün, Türkiye’deki bir meslektaşımdan bir mail aldım. Murat, uzun yıllardır tanıdığım ve zaman zaman haberleştiğimiz oldukça tecrübeli bir Windows Sistem Mühendisi. Maalesef işini kaybetmek üzere.
Gerekçe olarak, Covid 19 Pandemisi bahane edilmiş ama, Murat gerçek sebebin şirketin bir süredir Cloud’a yatırım yapmak istemesi olduğunu söylüyor.
Dolayısıyla, Murat çok üzgün ve hayal kırıklığına uğramış durumda. Daha da önemlisi panik halinde… Çünkü, kariyerini inşa ettiği teknoloji çok hızlı bir şekilde yok oluyor ve O, ne yapacağını, gelecek için neyi öğrenmeye başlaması gerektiğini bir türlü kestiremiyor.
Arkadaşım haklı. Katıldığınız fuar ya da event ‘lerde kendi firmalarını ve ürünlerini tanıtan insanlardan şu cümleleri mutlaka duymuşsunuzdur:
“Gelecek, IBM Cloud’da”, “Gelecek AWS’de”, “Herşey Kubernetes olacak”, “Herşey Openshift olacak”, ”Network, SDN ile birleşecek”, “Google dünya devi, o ne derse o olur!”“Dünyadaki en büyük 500 şirketten 450 tanesi Oracle kullanıyor”, “Dünyada SAP’den daha büyük ERP yazılımı geliştiren firma yok”…
Bu sözler, hayatlarını, çalıştıkları firmayı pazarlayarak kazanan insanlarca söyleniyor ve her pazarlama metni gibi, aşırı abartılmışlar. Çoğu zaman da, küçük ya da büyük oranda yanlış önerme içeriyorlar.
Ayrıca, pazarlamacıların haricinde, sosyal medyada, takipçi toplamak için, “şu olacak, bunu öğrenenin !” diyen bir çok fikir sahibini(!) de anmadan geçmeyelim.
Yaşadığımız çağda, doğru bilgiye ulaşmak için; “herşeyi sorgulamak” temel prensip olmalı. Kim söylemiş olursa olsun, hiçbir şeyi, hemen doğru olarak kabul etmemek, araştırmak, mümkünse deneyimledikten sonra, doğruluğuna ya da yanlışlığına karar vermek gerekiyor.
Açıkcası, başlıktaki sorunun yanıtını, pazarlamacılar ya da sosyal medya fenomenleri gibi sihirli bir formülle vermek çok zor. Zira bilişim teknolojileri, en hızlı ve derinden değişen sektör.
Mesela, iş hayatına girdiğimde, henüz internet yoktu, BBS ile dosya alışverişi yapılıyordu, Novell Netware, bilinen tek network ortamıydı ve MS-DOS en yaygın işletim sistemiydi. (MS 1993)
Zaman, birbiri ardına çıkan yeni teknolojileri yakalamaya çalışarak geçti, geçiyor. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki, mesleğimizi hakkını vererek yapabilmek için kendimizi geliştirirken, “asla yetişemeyeceğim” umutsuzluğuna kapılmamak ve “değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi” olduğu gerçeğini kabul etmek çok önemli.
Soruyu Kim Soruyor?
Gelelim başlıktaki soruya…Cevap, soruyu soran kişiye göre değişiyor. Bu anlamda 3 ayrı profilden bahsedebiliriz.
1. Eğitim Hayatına Yön Vermek İsteyen Bir Genç veya Bir Ebeveyn
Kesinlikle, kendinizin ya da çocuğunuzun BT’den hoşlandığından emin olun. Çünkü, maddi olarak iyi kazandıran bir sektör gibi algılansa da, inanılmaz zorlukları içinde barındırır. Üniversitede öğrenilen şeylerin çoğu, gerçek hayatta uygulanamadığı için, kişinin kendi kendisini yetiştirmesi ve sürekli yeni şeyler öğrenmesi gerekir.
Akademik olarak bilgisayar mühendisliği yerine mümkünse başka bir disipline yönlenmek ve kişinin kendisini IT konusunda yetiştirmesine olanak sağlayan yan eğitimlerin alınması günümüz şartlarında çok daha uygun.
2. Kariyerinin İlk Yıllarında Olan Biri
Bu kişiye verdiğim cevap, yıllar içinde hep değişiklik gösterdi. 2000’lerde bu soru bana sorulsa, Delphi ve Windows ortamlarının piyasadaki en talep gören alanlar (rapid-Application) olduğunu söylerdim. 2010’ larda sorulsa, Linux ve Otomasyon derdim.
Aynı sorunun bugün ki cevabı ise: Cloud Native ve Kubernetes bilmelisiniz!
3.Tecrübeli Bilişimciler
Burada söyleyeceklerim, çok daha karmaşık. Çünkü, Murat’ın yaşadığı gibi yıllar içinde büyük emek harcayarak edindikleri uzmanlıklar ve tecrübe ettikleri teknolojiler, maalesef gelecek üç beş yıl içersinde ciddi bir transformasyona uğrayacak.
Yazılım geliştiriciler
Gelecekte en fazla transformasyona uğrayacak olan bu grup olacak gibi görünüyor. Yazılımlar, monolitik mimariden Microservis’lere geçiş sürecinde. Dolayısıyla, geliştirme yapan yazılımcıların da, kendilerini bu konuda transforme etmeleri gerekiyor.
Yeni metodolojiler; Dev/Ops, SRE, Agile, Scrum yazılımda önümüzdeki dönemde herkes tarafından daha fazla kullanılacak. Ayrıca, önemle belirtmeliyim ki, bugün henüz var olmayan, ancak çok kısa bir zaman içinde birçok farklı uzmanlık gerektiren disiplinin de adını duymaya başlayacağız.
Bu anlamda, Frontend, Backend ve Fullstack dışında, mesela sadece Kubernetes reklamcılığı, Kubernetes Ops, Kubernetes network vs. gibi ayrı uzmanlıkların çıkacağını öngörebiliriz.
ITIL ve süreçlerin parçalı yönetilmesi ile uzmanlıklara ayırma konusunun, önümüzdeki yıllarda tamamen olmasa da, çok ciddi anlamda küçüleceği düşünülüyor. Özetle, Versatilist veya Multi-Discipliner olmak önümüzdeki dönemde çok daha önemli olacak.
Linux / Windows Sistem Mühendisleri
Windows ortamları konusunda geleceğin çok parlak olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Fakat Linux konusunda da, herşeyin yolunda olduğunu iddia etmek pek doğru olmaz.
Windows (Microsoft)
Windows ortamları ve Windows Servisleri’ni önümüzdeki yıllarda çok daha az göreceğiz. Çünkü Microsoft, yeni bir işletim sistemi geliştirmek istemiyor. Haksız da sayılmaz.
Sürekli yama ve güncelleme çıkarmanız gereken milyonlarca satır kod, bu kodu yönetecek yüzbinlerce mühendis ve sonuç: eskisinden pek de büyük bir farkı olmayan bir işletim sistemi. Üzerinde inovasyon yapabileceğiniz tek konu, çöp kutusunun rengi, start butonunun yerinin değiştirilmesi vs.
Ancak Windows sunucularda ise durum biraz daha farklı.
Microsoft’un, IIS, SqlServer gibi kendisinin geliştirdiği platformlardan yavaş yavaş çıkacağını tahmin etmek zor değil. Çünkü .NET Platformu’nu Açık Kaynak hale getirmeleri ve MSSQL Linux sürümünü çıkarmaları, bu alanda uzun süre kalmayacaklarının göstergesi.
Yeni hedeflerinin daha inovatif alanlar olan Cloud, Mikroservis ve Oyun olacak gibi görünüyor.
Linux
Linux için herşey dışarıdan göründüğü kadar güzel değil artık. Çok ciddi bir kernel sorunu var ve Linux diye bahsettiğimiz şey, aslında bir Kernel ve bunun etrafında oluşan dağıtımlardan ibaret.
İşin bir de kapitalizme yenildiği tarafı var. Şöyle ki, sözde açık kaynak kodlu bir işletim sistemi olan Linux, yıllarca ‘Devil’ olarak anılan ve kıyasıya eleştirilen Windows’a benzemiş durumda.
Büyük şirketler, Linux geliştirmesini %100 kendileri yapıyorlar ve elde ettikleri sonuçları açıkladıkları eventlere katılabilmeniz ancak Linux Foundation aracılığıyla yapılabiliyor.
“Linux Foundation” ise, maalesef bizler gibi açık kaynak dünyası insanlarını, tamamen dışarıda tutan bir oluşum. Çünkü söz konusu eğitim ve eventlere katılım ücretleri astronomik. Kendiniz de göz atıp, ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz: https://training.linuxfoundation.org
Veritabanı Yöneticileri
Tüm veritabanı yöneticilerine, SQL tune konusunda uzmanlıkları yanında, Python öğrenmelerini ve API’lar ile konuşabilen scriptler konusunda internet üzerinden yayınlanan online eğitimleri almalarını tavsiye ederim.
Adaptasyonu en zor olacak kişiler, veri tabanı yöneticileri yani (Data Base Admin) DBA ‘ler olacaktır. Yıllar harcayarak edindikleri tecrübe ve birikim, maalesef her geçen dakika değerini yitiriyor. Veri tabanı yöneticileri, mutlaka Cloud teknolojileri ile veri tabanı yönetim tecrübelerini birleştirmeliler.
Storage ve Backup
Storage konusu, Dell EMC’nin 5 yıl önce “Software Defined Storage şirketiyiz” demesi ve Hyperconverged altyapıların kullanılması ile geçtiğimiz 3-5 yılda bir hareketlenme yaşadı. Fakat uzun süre devam edecekmiş gibi görünmüyor.
Bu konuda uzmanlaşmış arkadaşlarımıza, Network ve yine Python konusunda kendilerini geliştirmelerini öneririm.
Yaptıkları işleri otomatize etmeyi mutlaka öğrenmeleri ve özellikle network üzerinden dağıtık yapılar konusunda çalışmaları gerektiğini söyleyebilirim. Network konusunda online eğitimler alınabilir. İleride bu konu, daha çok güvenlik konuları ile iç içe olacak gibi görünüyor.
Obje storage, Ceph ve K8S hakkında bilgi edinilmesi de yerinde olacaktır. Hyperconverged altyapılar günümüzdeki son gelişmeler gibi görünüyor, fakat software defined yapılar ve Cloud tarafına göç devam edecektir.
İzleme ve raporlama
Multi disipliner olmaya en kolay adapte olabilecek kişiler bu gurupta yer alıyor. Zaten Python veya bir scripting dilini bildikleri için, izlemenin sonucunda oluşan sürece de hakimler.
Yapmaları gereken, Mikroservis, Linux ve Network konularından birinde uzmanlaşmak. İzleme olgusu sektörde farklılaşsa da, var olmaya mutlaka devam edecektir.
IT Yöneticileri
Şirketlerin ihtiyaçları ve talepleri değişiyor. Mutlaka Public Cloud eğitimi almalılar. Bunu uygulayacakları için değil, fakat konuyu anlamaları için yapmaları gerek. Çünkü, önümüzdeki 10-20 yıl içinde, Cloud teknolojilerinde kullanılan terminolojiler, doğal ve gündelik hale gelecek.
Bunları anlamaları ve çalıştıkları firmalarda alınacak yatırım kararlarında ve uygulanacak stratejilerde bunları kullanabilmeleri için kendilerini eğitim alarak geliştirmeliler.