Bildiğiniz gibi çeyrek asırdan fazladır BT sektörü içindeyim. Son yedi yıldır da Avrupa’da çalışıyorum.

Ve diyebilirim ki, özellikle Avrupa ve ABD kökenli şirketlerde görev yapan yönetici pozisyonundaki bir çok meslektaşımla bir konuda tamamen aynı görüşteyim:

Kurumların kendi yazılımlarını üretmeleri, onlara büyük avantajlar sağlar.

2010 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre Fortune 500’de yer alan kuruluşlarının% 50’sinden fazlası, kritik öneme sahip müşteriye yönelik iş yüklerini desteklemek için açık kaynak kullanıyor.

Bu hafta Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni koronavirüsü bir salgın ilan etmesinin ve dünya ekonomilerini ezici bir durma noktasına getirmesinin yıl dönümüydü. Küresel ölçekte birçok şirket ofisleri boşalttı, işyerlerini kapattı ve çalışanları eve gönderdi.

Çoğu işletmenin yıllık planları bir anda atıl hale geldi ve hayatta kalma moduna geçti.

Data Gravity terimini hiç duydunuz mu? Bir çoğunuza yabancı geldiğine eminim.  Gravity bildiğiniz gibi yerçekimi anlamına geliyor; Yani Veri Yerçekimi. 

Bu enteresan terim, İlk kez 2010 yılında bir GE Mühendisi olan Dave McCroy’un bir blog gönderisinde kullanılmış.

Salgını geride bıraktıktan sonra da, bulut teknolojilerinin bugün sunduğu avantajlar sebebiyle temel iş yüklerinin tümü buluta taşınacak ve gelecekte olması muhtemel ancak öngörülemeyen kesintiler için hazırlanma zamanı kazanılacak.  

Dolayısıyla zaman çok önemli ve bir an önce günün getirdiklerine uyum sağlamak gerekiyor. İvedilikle buluta taşınması gereken iş tanımlarına bakalım.

Covid19 Pandemisi, işletmeleri beş yıl içinde gerçekleştirmeleri gereken teknolojik dönüşümlerini, bir iki yılda tamamlamak zorunda bıraktı. Yeni koşullara uyum sağlarken, açık kaynağın yeni yılda kurumsal verileriniz ve stratejileriniz için neden giderek daha önemli hale geleceğini aşağıdaki makalemizde ayrıntılı olarak açıklamaya çalıştık.